Eskısehir ın Europe

Kendimin ötesinde: Aleyna Berlin’de

Aleyna Gürgen

Basın ve Yayın öğrencisi olarak geçen yıl Berlin’de geçirdiğim Erasmus dönemimde sadece Alman kültürünü değil dünyanın dört bir yanından yeni kültürleri ve insanları tanıma fırsatım oldu. Erasmus serüvenimde hayatım boyunca hatırlayacağım anılar biriktirdim.

Almanya’daki 4 ayımda neredeyse hiç boş günüm olmadı. Bir gün Bundesliga maçına giderken ertesi gün kendimi arkadaşlarımla Baltık Denizi’nde yüzerken buluyordum. Hamburg, Rostock, Dresden, Rügen ve Stuttgart gibi Almanya’nın birçok yerini gördüm ve ülke dışına da seyahat ettim. Berlin’deki günlerim oldukça keyifli geçti.

Freie Universitat Berlin’de normal dersler yerine seminerlere katıldım. Temelde normal dersler ve seminerler arasındaki en büyük fark sınava girmek yerine dönem ödevi hazırlamamdı. Seminerlerde en çok hoşuma giden nokta dersten alacağım krediye ve ders yüküme karar verebilme imkanımın olmasıydı. Derse katılım, sunum ve dönem ödevi arasından yapacağım seçimlere göre 3, 5 ya da 7 kredi alıyordum. Seminerlerimde Türkiye’ye kıyasla grup çalışmaları çok daha ön plandaydı. Ben de okul dönemim boyunca aldığım 4 derste de düzenli olarak grup çalışmaları yaptım.

Almanya’daki bürokrasinin yavaşlığı ve yoğunluk beni oldukça şaşırttı. Sadece ikametgâhımı aldırmak için dahi belediyedeki randevumu henüz Türkiye’deyken adeta randevu kovalayarak almam gerekti. Pazar günleri veya resmî tatillerde normalde çok canlı olan şehrin sessizliği de daha önce hiç görmediğim bir şeydi. Şehirdeki ilk günlerimde Paskalya tatili öncesi Almanya’daki okulumun bana birkaç günlük yiyecek stoğum olduğundan emin olmamı tavsiye edip, tatil boyunca marketlerin kapalı olacağını belirtmesi de garibime gitmişti. Başta bana tuhaf gelen bu şeyler zamanla hoşuma gitmeye başladı. İnsanların hayatın içinde kendilerine zaman ayırıyor olmaları ve bu konudaki hassasiyetlerine gerçekten saygı duydum. Almanya’da beni şaşırtan ve nadiren karşılaştığım bir diğer şey ise zamanında gelen trenlerdi. Tren seferlerinin sürekli gecikmesine, bazen saatlerce rötar yapmasına hiç alışamadım.

Erasmus iyi yönleri kadar kötü yönleri de olan bir deneyimdi. Süreç boyunca en üzüldüğüm anlar son günlerimdi. Almanya’da gerçekten yakın dostluklarım ve derin bağlar kurduğum insanlar oldu. Berlin’e giderken ülkemden, evimden ayrılıyor olmak beni çok üzmemişti çünkü birkaç ay sonra döneceğimi biliyordum. Almanya’dan ayrılırken ise Erasmus dönemimi hatırlamaya değer kılan, dünyanın dört bir yanından gelen arkadaşlarımı bir daha görüp göremeyeceğimin garantisi yoktu. Değişim programımın bitmesi ve arkadaşlarımdan ayrılmak Erasmus boyunca en üzüldüğüm şey oldu.

Yurt dışında tanıştığım insanlarda Türkiye’ye karşı olumsuz bir izlenim veya ön yargı ile karşılaşmaya hazırlıklıydım ama bu pek de başıma gelmedi. İnsanlar Türk olduğumu duyduklarında genelde bana döneri ne kadar çok sevdiklerini söylerdi. Ayrıca Kapadokya, Antalya ve İstanbul’u merak edenler de oldukça çoktu. Çoğunlukla yanlış, yanlı bilgiden ziyade az bilgiye sahiplerdi ama kültürümüzü öğrenmeye de açıklardı.

Benim gibi Erasmus yapmak isteyenlere ilk tavsiyem ülke ve şehir seçiminde oldukça dikkatli olmaları. Seçtiğiniz ülke ve şehrin gelişmişliği sizin orada geçireceğiniz günlerin, yapacağınız etkinliklerin kalitesini ve imkanlarınızı derinden etkileyecek. Bence bu deneyim için küçük şehir ve ülkeler ilk tercihiniz olmamalı. Hem yapacak kaliteli bir etkinlik bulmak zor hem de akademik olarak size katkı sağlayacak üniversiteler genelde küçük yerlerde olmuyor. Erasmus’a sadece gezmek gözüyle de bakmamak gerek, oradaki eğitimciler size hiç ummadığınız konularda ciddi katkılar sağlayabilir. Erasmus’u hem akademik hem sosyal hem de kültürel anlamda değerlendirebilirsiniz, biri için diğerinden vazgeçmenize gerek yok.  Dilini öğrenmenin size katkı sağlayacağı ülkelerin daha mantıklı seçimler olduğuna inanıyorum. Örneğin, Freie Universitat bazı değişim öğrencilerine ücretsiz Almanca dersleri veriyordu ve ben de bu fırsat sayesinde Almanca’yı kendi yerinde, Almanya’da öğrenmeye başladım.

Kendi deneyimlerime dayanarak Erasmus’un öğrencilik döneminde katılabileceğiniz en zevkli ve yararlı projelerden biri olduğunu söyleyebilirim. Bu programda kendi konfor alanınızdan çıkıp dünyayı keşfetme imkânı buluyorsunuz. İleride, meslek hayatınızda da yurt dışına çıkabilirsiniz ama öğrencilik döneminde bunu yapmak, ülkenizin dışındaki başka bir eğitim sisteminde öğrenciliği deneyimlemek size çok daha farklı şeyler katacak. Böyle bir fırsatı imkânı olan her öğrencinin değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.

Trend